“b l o G a s t e s i”



“b l o G a s t e s i”

24 Ekim 2008 Cuma

Anayasa Mahkemesi Gerekçeli Türban Kararını Açıklamış. Hadi Bir de Biz Bakalım

Ülke gündeminin son yıllarını kaplamış, her kesimi içine çekmiş, kimilerinin demogoji ile kimilerinin de buna muhalefeti ile oy bulma aleti haline gelmiş veya getirilmiş(!) türban olayına son noktayı koyan Anayasa Mahkemesi oldu.

Hadi bakalım şu gerekçeli kararın tam metnine. Buyrun burdan...

_____________________Devamını Okumak İçin Tıklayınız!_____________________ Ma.gnolia DiggIt! Del.icio.us Blinklist Yahoo Furl Technorati Spurl Reddit Google

Read more...

23 Ekim 2008 Perşembe

Emre Zaman Makinasına Binmiş ''Ya Nasip'' Demiş

"Çeyizi düzmüş
Kimi bekler
Köşede durmuş
Dönmek ister

Güzelim baksana
Adımı sorsana
Allahın aşkına
Şu ateşi yaksana.."


***

Gelin ata binermiş ya nasip dermiş; ben de zaman makinasına biniyorum ve ya nasip diyorum. Amacım Türk Pop müzik tarihinde gezinmek. Bunu yapmaya beni iten Yalın'ın bir klibi oldu. Son yıllarda herkes birçok şarkıcının çıktığını, kalitenin düştüğünü savunurken; ben ise kalitenin giderek arttığı kanaatindeyim. Mesele Batı Tınısına yaklaşmak ya da, onların müziklerine yakın müzikler yapmak da değil. Kaldı ki bence kalite, sadece müzikte değil, güftelerde yani şarkı sözlerinde de var. Hadi biraz gezintiye çıkalım öyleyse...

İnternette biraz araştırma yaptım. Ama eğer araştırıp okuyacak olursak zaten o yıllar herkesin aklına geliverir. Mühim olan zihnimizde neler kalmış, o mühim. Yorgun dimağımın karanlık dehlizlerine gözü kapalı dalıyorum. Zamanda yolculuğa zihnimde çıkıyorum. 90'lar Pop deyince aklıma ilk Mustafa Sandal'ın "Bu Kız Beni Görmeli" şarkısı geliyor. Aslında ilk atılımı yapan o değil. Hani kıvılcımı çakan. Bu isim kim diye bakacak olursak tabi ki Hakan Peker. ''Efsane'' albümüyle ortalığı kasıp kavurmuştu hatırlarsınız. Sonra Tarkan var. O acemi hallerinden şimdiki geldiği noktaya bakarsak ne büyük değişimler yaşadığını anlayabiliriz.
***

''Benimle oynama
Söyledim sana
Şansını zorlama
Uğurlar olsun''

Burak Kut bu şarkıyı söylerken sene de 1994'ü gösteriyordu. Popüler müziğin "Bebek Yüzlü" yakışıklısı Kut kısa zamanda genç kızların gönülerindeki tahtlarda yer kapmaya başlamıştı bile. 94 yılına kadar Levent Yüksel, Nazan Öncel, Suat Suna, Bendeniz gibi isimler yerini çoktan almış olacaktı. Bu isimlerin albüm çıkarma zamanlamaları arasında ya bir ya iki yıl vardır. Ne cereyan etmişse yakın zamanda olmuştur. Bu yüzden patlama denilebilir. Aynı zamanda o yıllarda yapılan kaliteli işler, dinleyenler açısından da yeterli ilgiyi görmüş, albümler peynir - ekmek gibi satılır olmuştur. Durumu albüm almaya yetmeyenler ya da isteksiz olanlar, "kasetçi"lere koşmuş ve albüm doldurtmuşlardır. Şimdiki teknolojinin t'sinin olmadığı o yıllarda Radyolar çok çok önemliydi. Video Müzik kanallarının doğuşuna kadar da yerini korudu. Gerçi Radyonun hala kemik bir dinleyicisi vardır. Konudan uzaklaşmayalım. Hemen bir parantez de Yonca Evcimik'e açalım. Gene en büyük patlamayı bu yıllarda yapan Evcimik, özelliklere gençlerin büyük beğenisini toplamıştı. Şarkı sözleri genelde akılda kalıcı, pek mantık barındırmayan cinstendi ama çok sevildiği bir gerçek. Belirtmekte yarar var, hatırladığım kadarıyla o furyada istisnalar dışında sözler hep "akılda kalıcı" olmaya yönelikti. Şimdiki kaliteden kastım bu. Buraya döneceğiz...

Klibinde koşan adam desem? Hemen Mirkelam aklınıza gelir değil mi? Zamanda ilerleyoruz ve ilerledikçe görüyoruz ki piyasa kızışmış, rekabet almış başını gitmiş. Piyasaya girmek için ya çok etkili bir albüm ya da tarz gerekir olmuş. Mirkelam da bunu yapanlardan biriydi. Klibinde kan-ter içinde kalıncaya dek koşmuştu. Şimdi olimpiyatlarda madalya sıkıntısı çekiyoruz ama Mirkelam'ın o yıllarda keşvedilmesi gerekirdi bence. Çünkü o klipte rahat 40km koşmuştur. O koşadursun hemen uzun saçlarıyla, sanatçı bir aileden gelen birine kaysın buğulu bakışlarımız. Kenan Doğulu. Gerçek değeri o yıllarda hemen anlaşılmasa da bugün ne kadar doğru işler yaptığı anlaşılıyor. Yavaş yavaş yükseldi ama yerini gerçekten sağlamlaştırdı. "Yazmışsa Bozmak Olmaz", "Sımsıkı Sıkı Sıkı", "Yaparım Bilirsin", "Hiç Bana Sordun mu", "Kandırdım" o yıllarda beğenerek dinlediğimiz şarkılarından birkaçı.

Güneş, kumsal, deniz üçlüsü. Hepimizin sevdiği şeyler. Kumsalda gençler bir araya geldi mi, hemen ateş yakılır ve gitarıyla birisi şarkılar söylemeye başlar. Günümüzde de hala sürer bu sevilesi gelenek. O kumsalda söylenen şarkılar da genelde "Haluk Levent", "Yaşar" ve "Ege" şarkılarıdır. =) İşte bu üç isim de çıtayı yukarılara taşıyan isimler. Ortak yanları ise şarkılarının buram buram aşk kokması. 2000'lere yaklaştıkça artan rekabetle birlikte güzel yapımlar da artıyordu. Şarkı sözleri giderek daha şiirsel, daha sanatsal bir hal almaktaydı. Bu da dinleyenlerin kulak zevkine daha çok hitap eder olmuştu. Aslında Haluk Levent Türk Pop müzik sanatçısı sayılmayabilir. Fakat dinleyen kitlesi açısından bakarsak belki katılabilir. Ama sound itibariyle "Anadolu Rock" türüne daha yakın. Rock müzik belki başka bir yazının konusu olabilir. Ama ben severek dinlediğim ve gelişimine bizzat tanıklık ettiğim müziği anlatmaya devam etmek istiyorum. Ayrıca Haluk Levent ilk zamanlarda daha Pop tarzına yakın şarkılar yapmaktaydı.

Bu şarkışları aşk kokan sanatçılar gönüllerdeki telleri titrete dursun günümüze yaklaşırken, Harun Kolçak, Candan Erçetin, Doğuş, Atilla Taş gibi birbirinden farklı ve hevesli isimler kendilerine yer açmaya çalışacaklardı. Harun Kolçak'ı uzun saçlarından, Atilla Taş'ı Ham Çökelek'inden, Candan Erçetin'i bir klibinde sandalyeye ters oturup şarkı söylemesinden, Doğuş'u da ilginç hayat hikayesinden tanıyacaktık. Daha ismini bile unuttuğumuz bir çok şarkıcı, sanatçı gelip, geçecekti. Bu patlamalar, alçalmalar, yükselmeler içinde tek bir ismin yeri asla tartışılmayacaktı. Sezen Aksu.

Minik Serçe'miz kariyeri boyunca onlarca albüm çıkaracak, yüzlerce şarkıya imza atacak ve hepsi de hit olacaktı. Birçok şarkıcıya bestelerini verecek, yetiştirecek, vokalistleri de ünlü şarkıcılar haline gelecekti. Bu Pop tarihimizde yerini alan, parlayıp - sönen, ya da hala var olan sanatçıların hepsinin gözünde Sezen Aksu'nun yeri apayrıdır ve tartışılmaz. Türk Pop müziği denilince akla ilk gelen/gelmesi gereken kişidir o. Yaşayan bir efsanedir. Onun şarkılarıyla aşık olmuş, ağlamış, üzülmüş, ayrılığı tatmış bir nesiliz belki de birçoğumuz. Hiç sıkılmadan dinledik ve dinliyoruz. Sen bir tanesin Sezen...

Türk Pop müziği o patlamadan sonra belli bir süre durgunluğa geçecek ve belki de kendini hazırlayacaktı. Teknoloji heryere girer olmuş ve albüm satışları azalmaya başlamıştır. Ama en başta da iddia ettiğim gibi kalite gittikçe artmaktaydı. Kimiler 70'leri, 80'leri mumla ararken, ben ve benim gibiler de bu durumdan oldukça memnundu. Kabul ediyoruz bazı şarkılar günü birlikti ya da mevsimlikti ama güzel olanlarının sayısı da çoktu. Türk Pop müziğinde 90'larda patlamaya sebep olan isimler, Tarkan, Mustafa Sandal, Sertab Erener, Kenan Doğulu, Mirkelam, Yaşar..vb hala albümler çıkartacak, hayran kitlelerini arttıracaktı. Ayrıca bu isimlere Kıraç, Yalın, Emre Aydın, Ferhat Göçer, Hande Yener, Emre Altuğ, Keremcem, Sıla gibi günümüze kadar uzanan isimler eklenecekti. Demet Akalın gibi hiç de az seveni olmayan isimler sürpriz çıkışlar yakalayacaktı.

Artık yazının sonlarına yaklaşırken bir ismi es geçtiğimi farkettim. Aslında saymaya kalksam yüzlerce isim var ama ben aklıma gelenleri, sevdiklerimi ve damga vuranları yazmaya çalıştım. Ama bu ismi unutmamalıydım. Öyle ya da böyle, seversiniz ya da sevmezsiniz albümleri en çok satanlar arasında yer alan birisi. "Karabiberim", "Yaz Yağmuru", "Zakkum", "Gamzelim", "Kanasın", "Ben Adam Olmam" gibi şarkıların hem bestecisi hem söz yazarı. Ayrıca başka sanatçılara verdiği şarkılar da hit olmuş bir isim. Sezen Aksu'dan sonra en çok besteleri alınan isimlerden birisi. Son olarak Nefes - 2008 albümüyle piyasada yerini alan Serdar Ortaç. Kimi şarkı sözlerinde bariz mantık hataları bulunsa da Türk Pop müziğinde adı unutulmazlar arasında yerini çoktan almıştır.

***

İçim sızlıyor doğru
Ama sana git demekten başka yol mu var
Onların doğrularıyla büyürken
İçine hayat çekmek değil kolay
Sesim çıkmıyor doğru
Ama bağırsam kime ne faydası var
Bedelli mutluluklar düzeninde
Yüreğe güvenmek değil kolay
Gerçeğin kenarından hayatın düzenine
Bir yol bulup ben akamadım
Bugün budur pencere yarın kışla yüzleşince
Çok üzgünüm kalamadım...

İzlediğim klip, bu şarkınındı (Herşey Sensin - Kalamadım). Bana bu kadar çok şey yazdıracağını bilemezdim tabi ama iyiki de yazdırdı. Zamanda hoş bir yolculuğa çıkarmış oldu beni. Yalın'ın ilk çıktığı zamanı hatırlıyorum da herkes sesine hayran olmuştu. Çok farklı gelmişti bize. Sonra "Zalim" şarkısı... O albümündeki diğer parçalar da çok çok iyiydi ve artık düzenin değişmekte olduğunu göstermekteydi. Çünkü artık tek şarkılık albüm devri bitmişti. Tabi yapanlar gene yaptı ama bunun cezasını unutularak ödediler. Yalın için de tek albümle kalır, unutulur gider diyenler oldu ama, ilk albümden sonra çıkardığı albümlerle kendini kanıtlamış, bir nevi sınıfını geçmiş oldu.

Son olarak, gitmeden önce severek dinlediğim iki isme daha yer vermek istiyorum. Ferhat Göçer ve Emre Aydın. Yalın, Göçer ve Aydın'ın bütün parçalarını ayırt etmeksizin severek dinlerim. Çünkü hepsinden alınacak ayrı bir tat, çıkarılacak ayrı bir ders vardır. Sözlerin güzelliği bir yana müzikleri de bambaşka lezzettedir. Umarız ki bu çizgide devam ederler ve biz sevenlerini sevindirmeye devam ederler...

Sevgilerimle, Emre C.
Yazının yayımlandığı siteler:

Dip Not: Bu yazıda bana katkı sağlayan Wikipedia'ya ve Türkpopmuzik.net'e binlerce kez teşekkür ederim. Onlar bunu bilmeyecek ama olsun :)

_____________________Devamını Okumak İçin Tıklayınız!_____________________ Ma.gnolia DiggIt! Del.icio.us Blinklist Yahoo Furl Technorati Spurl Reddit Google

Read more...

22 Ekim 2008 Çarşamba

Beşiktaş' ta 50 Metre İçersinde Starbucks, Burger King, Pizza Hut ve KFC Olgusu İle Türkiye' deki Amerika Karşıtlığı Arasındaki Tezat

Beşiktaşlı olanlar veya Beşiktaş' tan geçenler bilirler. Barbaros Bulvarı'nın tam Beşiktaş Meydanı' na ulaştığı yerde Çarşı girişi tarafında 50 metre içersinde sıralı Starbucks, Burger King, Pizza Hut ve KFC vardır. Gerçi bu Beşiktaş sadece bir örnek. Çoğu semtimizde veya merkezi yerlerimizde aynı manzaraları görmek kaçınılmaz.

Her geçtiğimde ister istemez bakıyorum bu büyük yeme içme yerlerine. Hınca hınç dolup taşıyor. Hele hele Starbucks'ta oturanlardaki sanki oraya oturup kova gibi plastik bardaktan kahve içmenin çok büyük bir başarı olduğuna inanmışçasına beliren gurur ifadesini görmek tuhafıma gidiyor. Diğerleri de pek farklı değil. KFC, Burger King, Mc Donalds, Pizza Hut ... vs.

Diğer yandan Türk halkının ABD hakkındaki görüşlerini ölçen anketlere bakıyorum. % 90 Sevilmiyor, % 80 sevilmiyor, % 95 sevilmiyor veya % 75 sevilmiyor. Hangi ankete bakarsanız bakın sonuç aynı.Peki neden Amerika' nın kapitalist ve acımasız kalelerinden olan ve dünyayı dev ağlarıyla sarmış bu sermaye şirketlerinden hiç çıkmıyoruz? Neden karnımız acıkınca soluğu buralarda alıyoruz? Lahmacunumuz veya pidemiz mi yok veya yüz çeşit kebabımız? Hadi et yemiyoruz diyelim zeytinyağlı akdeniz usulü mis gibi soframız yok mu? Türk kahvemiz mi yok da (sanki statü sahibi olacakmışız edalarıyla) kova gibi plastik bardaklardan tatsız tutsuz kahve içmeye bu yerelere gidiyoruz?

Konuyla pek ilgisi yok ama demeden edemeyeceğim. Acaba Kuru Kahveci Mehmet Efendi, Starbucks tarzında bir türk kahvesi zinciri kursaydı Starbucks' a olan rağbet kadar rağbet görür müydü? Yoksa çoğumuz "amaaaaannn ne gideceğim be oraya, orası eziklerin mekanı işim olmaz gel biz Starbucks' ımıza gidelim" özenticiliğini mi taslayacaktık?

Ha bu arada tabiki makul ölçülerde gitmeye bir lafımız yok ve olamaz da. Farklı milletlerin ve kültürlerin özel tadlarını bilmeyelim, öğrenmeyelim, tatmayalım da demiyoruz. Ancak biz işin biraz cılkını çıkartıyoruz. Üstelik bunu çok zengin bir yeme içme kültürü olan ülkemiz sınırları içersinde yapıyoruz. Var bir özentiliktir gidiyor.

Ayrıca buralara yağdırdığımız paralar dolar olup uçup gitmese de vatanımızda sermaye olarak kalsa çok daha iyi olmaz mı milli ekonomi açısından?

Sanırım her şey lafta kalıyor. Kağıt üzerinde sevmiyoruz ama pratikte hastasıyız biz bu ABD' nin...

_____________________Devamını Okumak İçin Tıklayınız!_____________________ Ma.gnolia DiggIt! Del.icio.us Blinklist Yahoo Furl Technorati Spurl Reddit Google

Read more...

Obama : "Kıbrıs Sorunu Çözülürse Türkler İşgalcilikten Kurtulur"

Lafa bak oralet yap diye buna denir sanırım...

Bu çok sayın demokrat parti mensubu ABD Başkanlık Adayı, sanırım potansiyel başkanı olacağı ülkesinin şu anda binlerce kilometre uzaklıktaki okyanus aşırı Afganistan ve Irak' ı işgal ettiğinden veya geçmiş yıllarda Vietnam'da ne işi olduğundan pek haberi olmasa gerek...

:)))

Ayrıca Türkiye' nin 1974' te neden Kıbrıs' a harekat düzenlediğini de bilmiyor olsa gerek. Neyse O bilmiyor ise biz anlatalım bari...
Kıbrıs' ta yaşayan Türkler 70' li yıllarda Rumlardan zulüm görmekte idi ve tüm insani uyarılara karşı bunu devam etmekte idi. E sanıyoruz ki okyanus aşırı ülkeleri hem de aynı ırktan ve dinden olmamasına rağmen sırf demokrasi(!) götürmek (petrol kaynaklarını ele geçirmek) için işgal eden ABD, biz Türklere neden kendi vatandaşlarınızı zulüm görmekten kurtardınız diyemeyecektir...

_____________________Devamını Okumak İçin Tıklayınız!_____________________ Ma.gnolia DiggIt! Del.icio.us Blinklist Yahoo Furl Technorati Spurl Reddit Google

Read more...

20 Ekim 2008 Pazartesi

Türkiye' nin Onur Konuğu Olduğu (!) Frankfurt Kitap Fuarı' nda Sözde Kürdistan Bez Parçası

Başlık aslında her şeyi açıklıyor ama metin kısmı çok boş görünmesin diye 2 satır yazalım bakalım...

Bir ülke başka bir ülkenin ve hatta dünyanın en büyük kitap fuarında onur konuğu olacak(!) ve o fuarda onur konuğu olan ülkeyi bölmek isteyen ve 30 yıldır kan akıtan bir oluşumun sözde ülkeymişçesine bir bez parçası konularak propagandası yapılacak.

Ve bu olaya o onur konuğu olan ülkenin cumhurbaşkanı ve noel al(dırıl)mış aydın(ımsı) tek kelime laf edemeyecekler. Sadece ve sadece oradan tesadüfen geçen bir Türk vatandaşı bunu farkedecek ve yakarmaya başlayacak.

Vah vah halimize...

_____________________Devamını Okumak İçin Tıklayınız!_____________________ Ma.gnolia DiggIt! Del.icio.us Blinklist Yahoo Furl Technorati Spurl Reddit Google

Read more...

Mehter Gibi İki İleri Bir Geri Gitmek veya Mehter Gibi Yerinde Saymak Kavramı

Sanırım Türk milleti olarak ya kendimizi küçük görme ve eziklik kompleksimiz var veya dış güçler tarafından aşşağılanma baskısına yenik düşerek teslim olmaktayız. Henüz hangisi daha doğru karar verebilmiş değilim.

Örneğin bir futbol takımımız ligde devamlı galip gelemiyor bir hafta kazanıp bir hafta mağlup oluyor ise "ya bu takım da mehter gibi iki ileri bir geri, anlamadım gitti" deriz. Veya Türkiye'mizin ekonomisinden bahsederken yine "mehter gibi iki ileri bir geri gidiyoruz" deriz.*

(''Deriz''i, işin içine sırf ötekiler ve ben ayrımının oluşmaması için kullandım çünkü aslında ben bu konunun başlığını oluşturan söz öbeğini hiç kullanmaadım, kullanmam ve kullanmayacağım.)
Şimdi gelelim söz öbeğindeki aşşağılık duygusunun yersiz olduğunu anlatmaya. Mehter Takımı hiç bir zaman geri gitmemiştir, gitmez ve gitmeyecektir de. Eğer lutufta bulunup izlerseniz göreceksiniz ki ya iki ileri bir yan ya da bir ileri bir yan yapar. Yani mehter hiç te sandığınız gibi geri falan gitmez.

Bir ek bilgi ile sözlerimi bağlamak istiyorum. Mehter, dünya tarihindeki ilk askeri bandodur. Yani övünç ve gurur duyulabilecek bir olgudur kendisi.

Hadi bu söz öbeğini dikkat etmeyen veya araştırmayan normal halkımız kullanıyor da peki gazeteci, yazar, siyasetçi ve sözde aydınlarımız neden kullanıyor ? Yani bilmiyorlar mı yoksa bilmek mi istemiyorlar ? Yoksa içinde Türklük veya Osmanlı kavramları geçen çoğu şeyde olduğu gibi bunu da mı aşındırıp alay konusu bir olgu imiş gibi göstermeye çalışıyorlar ? Kültür erezyonu denen şey bu mudur acaba ?

_____________________Devamını Okumak İçin Tıklayınız!_____________________ Ma.gnolia DiggIt! Del.icio.us Blinklist Yahoo Furl Technorati Spurl Reddit Google

Read more...

“b l o G a s t e s i” A r s i v i

“b l o G a s t e s i” A n k e t l e r i

Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

Aşağıdakilerden Hangisi Sizin Siyasi Görüşünüze En Yakın Olandır?

Kategoriler

Türkiye İç Siyaseti ve Tarihi

Türkiye Dış Siyaseti ve Tarihi

Dünya Siyaseti ve Tarihi

Yaşam / Yaşamsal Tarih

Düşündüren Kareler

Kültür / Sanat / Müzik

Edebiyat / Deneme / Şiir

Felsefe / Düşün Dünyası

Kategoriler

Bilim / Teknoloji / Bilgisayar

Sağlık / Doğa / Fen Bilimleri

Olay Yeri İnceleme

Spor

Mizah

Sayfamızı Firefox Veya Chrome İle Görüntülemenizi Tavsiye Ediyoruz

Sayfamızı Firefox Veya Chrome İle Görüntülemenizi Tavsiye Ediyoruz

Son bloGastesi Yazıları

Yazılara Yapılan Son Yorumlar

Bu sitenin bütün hakları mahfuzdur.

Bu sitede yayınlanan tüm yazınsal içerik ve fotoğraflar, telif hakkı sahibinden önceden yazılı izin almadan hiçbir şekilde

yayınlanamaz, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, herhangi bir şekilde elektronik yolla gönderilemez.

Bu site Creative Commons Attribution - Noncommercial - No Derivative Works 3.0 Unported License' ı ve

CopyScape Web Site Content Copyrights Protection ile korunmaktadır.

Page copy protected against web site content infringement by Copyscape Page copy protected against web site content infringement by Copyscape Page copy protected against web site content infringement by Copyscape
Creative Commons License Creative Commons License Creative Commons License Creative Commons License Creative Commons License

   [bloGastesi.blogspot.com] © 2008 ® bloGastesi™

Sayfa Başına Çıkmak İçinTıklayınız